From Blood and Ash / Kan ve Külden - Jennifer L. Armentrout | Kitap Yorumu

Herkese merhaba!

Bugün sizlerle Jennifer L. Armentrout’un ortalığı kasıp kavuran yeni serisi From Blood and Ash hakkındaki yorumumu paylaşacağım.

Hazırsanız başlayalım!

Lux, Melez Sözleşmeleri ve Lanetli gibi serilerinden aşina olduğumuz yazar, okurları fazlasıyla heyecanlandıran, kurgu ve karakter açısından oldukça farklı bir seri ile kitap dünyasına resmen damgasını vurdu. Çıktığı ilk günden itibaren aldığı yüksek puanlarla herkeste büyük bir merak uyandıran From Blood and Ash serisinin ilk üç kitabını birkaç ay önce orijinal dilinde okumuş ve beğenmiştim. Şimdi de ilk kitap olan From Blood and Ash, Dex Yayınları tarafından satışa sunulmak için gün sayıyor!

Gelin kısaca kitabın konusuna bir bakalım: 

Kitaba, Chosen/Maiden adı ile tanıdığımız Poppy’nin krallığa hizmet ederken yaşadığı kısıtlı hayatı okuyarak başlıyoruz. Herkes tarafından hayattaki tek amacının tanrılara hizmet ederek krallığı kurtarmak olduğu söylenen Poppy, kendisinden beklenenleri yaparken aynı zamanda hala vakti varken hayatını bir şekilde yaşamaya çalışıyor. Ascension’a kadar ipleri elinde tutmaya çalışan Poppy, krallığın Ascension'u tamamlayamayan vahşi yaratıklar olan Cravenlar tarafından saldırıya uğramasıyla birlikte kısıtlı da olsa var olan özgürlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Poppy'nin güvenlik çemberi iyice sıkılaşırken koruması olarak görevlendirilen Hawke resmin içine girince işlerin boyutu değişiyor. Hawke ile tanışınca tüm yaşamını sorgulamaya başlıyor. İnandığı her şeyi gözden geçirirken bir yandan da yaklaşan Ascension’la birlikte başlayacak yeni hayatı ile ilgili gerçeklerle yüzleşiyor.

Poppy, onu dış dünyadan korumakta oldukça kararlı olan krallığın kurduğu

çemberin dışına daha önce kendince çıkmaya çalışsa da Hawke ile birlikte var olduğunu düşündüğü sınırları tamamen ortadan kaldırmanın eşiğine geliyor. Yalanlar ve gerçekler arasında her şeyin yasaklandığı bir dünyada hayatta kalmaya çalışan genç bir kız olan Poppy'nin aklı ve kalbi arasındaki amansız mücadelesini okuyoruz.

Jennifer L. Armentrout’un kurmuş olduğu bu fantastik dünyada, sadece ilk kitapta değil serinin diğer kitaplarında da sürekli yeni türlerle tanışıyoruz. 

5 kitap olarak planlanan From Blood and Ash serisinin şu ana kadar 3 kitabı çıktı. İlk kitap olan From Blood and Ash’i çok sevmiş ve 4/5 olarak değerlendirmiştim. Ancak serinin devam kitapları bir noktada gereksiz olmaya başlayan kalabalık karakterleri, tekrara düşen olayları ile benden düşük puan aldılar.

Aynı zamanda kitapları okurken Sarah J.Maas’in Dikenler ve Güller Sarayı serisiyle olan benzerliği de dikkatimden kaçmadı. Rhysand ve Feyre’nin dinamiği Poppy ve Hawke’ınkine oldukça benzer şekildeydi.

Bakalım ilerleyen kitaplarda durum nasıl olacak? Umarım Dex Yayınları, Jennifer L. Armentrout’un yazma hızına yetişebilir ve çok beklemeden serinin devam kitaplarını hızlıca çıkarır.

Yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın!

Hepinize iyi okumalar!

-GGizay

Arka kapak yazısı: 

Büyüleyici, seksi ve nefes kesici… Kan ve Külden, bağımlılık yaratan şaşırtıcı bir fantastik şaheser.

Bir Bakire…

Doğumundan itibaren yeni bir çağı başlatmak için seçilen Poppy’nin hayatı hiçbir zaman kendisine ait olmamıştı. Bakire’nin hayatı yalnız yaşanır. Asla dokunulmaz. Asla bakılmaz. Asla konuşulmaz. Asla bir zevk yaşamaz. Yükseliş gününü beklerken, tanrılar tarafından değerli bulunmaya hazırlanmaktansa muhafızlarla birlikte, ailesini elinden alan kötülüğe karşı savaşmayı tercih ederdi. Ama seçim, hiç onun olmadı.

Bir Görev…

Tüm krallığın geleceği Poppy’nin omuzlarında. Bunu istemiyor aslında. Çünkü bir Bakire’nin de kalbi var. Ve bir ruhu. Ve güçlü arzuları. Yükselişi için onu korumakla görevli, altın gözlü bir muhafız olan Hawke hayatına girdiğinde, kaderi ve görevi arzu ve istekleriyle çatışıyor. Hawke onu kızdırıp, inandığı her şeyi sorgulamasını sağlayacak ve yasaklarla onu ayartacak.

Bir Krallık…

Tanrıların terk ettiği, ölümlülerin ise korktuğu düşmüş bir krallık bir kez daha yükseliyor. Kendilerine ait olduğuna inandıkları şeyi şiddet ve intikam yoluyla geri almaya kararlılar. Lanetlilerin gölgesi yaklaştıkça, yasak olanla doğru olan arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Poppy, dünyasını bir arada tutan her kana bulanmış iplik çözülmeye başladığında sadece kalbini kaybetmenin ve tanrılar tarafından değersiz bulunmanın eşiğinde değil, aynı zamanda hayatı da tehlikede.