Chain of Gold / James ve Matthew'in Parabati Töreni - Cassandra Clare | Çeviri





Herkese merhaba !


Herhalde Cassandra Clare kitaplarını ne kadar sevdiğimi bilmeyen kalmadı.Yazarın kitaplarının çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum her seferinde.Dün Cassandra Clare yeni kitabı olan Chain of Gold’dan kısa bir bölüm paylaştı.Ben de bu bölümü sizler için çevirdim.

Umarım okurken eğlenirsiniz!

İyi okumalar !


Eylül Ayı Kısa Öyküsü : James ve Matthew’in Parabatai Töreni
Kemikler Şehri,1900

Parabatai Töreni’nin olduğu sabah Matthew Fairchild, Highgate Mezarlığı’nın yanından uzun mezar taşları ve çiyle ıslanmış çimleri geçerek  Sessiz Şehir’in girişine gelene kadar yürüdü. Gergin olmamaya çalışıyordu.

‘’ Düğün günümde çok endişeliydim,’’ demişti Henry kahvaltıda. ‘’ Gençken kendimi ne kadar aciz biri olarak düşündüğümü biliyorsun – Annenin beni onu sevdiğim kadar sevmesinin mümkün olmadığına inanıyordum. Ve ne kadar dalgın olabileceğimi biliyorsun. Sözcükleri sürekli tekrar ettim ve onları yanlış anladığımdan oldukça emindim ki zamanı gelince hepsini tek seferde bulanıklaştırdım. Sonunda işler tıkırında gitti.Ama bu başka bir masal.‘’

‘’ Tavsiye için teşekkür ederim,Baba,’’ dedi Matthew, babasının banyo sandalyesine karşı sevgiyle yaslanarak. ‘’ Ama James’le evlenmediğimi belirtmeliyim. Gelin dantelleri içinde rüya gibi görüneceğime rağmen.’’

Henry ona sırıttı. ‘’ Neden sen elbiseyi giyen olasın?’’

‘’ James’e bunu yapması için izin vereceğimi düşünüyor olamazsın,’’ dedi Matthew. ‘’Onda hiç moda anlayışı yok.’’

Onun sürprizine, tören alanı konuklarla doluydu. Aile ve arkadaşların oluşu beklenen bir şeydi ama Matthew çoğu insanın göstermelik olsun diye ya da politik avantaj için burada olduğunu anlamıştı.Konsül’ün oğlu ve annesi büyücü olan Enstitü başkanının oğlu.

Kalabalık çok yoğundu,Matthew duvarlardaki kafa taslarını bile zor görüyordu.Zachariah Kardeş törenin yapılacağı alanın ortasında parşomen rengi başlığı ve cübbesi ile derin bir durgunlukla bekliyordu.

James, Kardeş Zachariah’a ‘’Jem Amca’’ derdi ve ona bayılırdı. Bugün,tören için olan büyülü ateş yüzünde garip gölgeler oluşturmuştu ve Matthew bundan biraz korkmuştu.Bütün Londra Enclave’i törenin gerçekleşmesini izlemek için burada toplanmıştı.Matthew’ın James’e güveni tamdı ama ya bir şeyler ters giderse,Konsül tekrar denemelerine izin vermeye bilirdi.James’in soyunun işaretleri almasında ya da aktif bir Gölge Avcısı olmasında şu zamana kadar bir etkisi olmamıştı ama parabatai töreni yabancıydı,büyüden biraz daha üstün bir şeydi ve kimse beklendiği gibi sonuçlanacağından emin değildi.
Enclave’in birkaç üyesi Matthew’i kenara çekip onu bir amca edasıyla acele karar vermemesi için uyarmıştı,Matthew de annesine parabatai törenleri için mümkün olduğunca hızlı bir tarih ayarlaması için yalvarmıştı.

Matthew yeni Enginizatör olmuş olan Bay Bridgestock’a özellikle kötü bir bakış attı.Berbat Bridgestock,ilk adı Maurice olan ve bunun hakkını veren kişi,Matthew’e gelecek vaat eden bir savaşçı olduğunu ve parlak geleceğini karartmaması gerektiğini söylemişti.Matthew ona ne yaptığını bildiğini ve ailesinin onu desteklediğini ve Clave’in törende arkasında duracağını düşündüğünü söylemişti.

‘’ Ailene saygı duyarım,’’ dedi Bridgestock, ‘’ama onlar genelde.. başkalarının düşüncelerini yok sayarlar.Bazen zararlarına dahi olsa.’’

Matthew Bridgestock’a kendi fikirlerinden vermeyi isteyebilirdi ama tabii ki asla yapamazdı.Bunun yerine gülümsedi ve Bridgestock’a tavsiyesi için minnettar olduğunu ama kararının kesin olduğunu söyledi.

Kalabalığın içinde ilerleyip James’i bulmaya çalıştı.Onun yerine kulağı kendi isminin fısıltısını duydu.

‘’ Gerçekten Fairchild’ın bu kadar aptal olmasına inanamıyorum,’’ dedi Albert Breakspear adlı çocuk arkadaşı Bertram Pounceby’e. ‘’Adamın Akademi’de gölgeye dönüştüğünü gördüm.Korkunç şekilde tanık olunacak bir şey.’’

Pounceby kıs kıs güldü. ‘’ Clave’in onlara izin vermesine inanamıyorum.Parabatai töreni onurlu bir şey içindir,içimizdekilerin en iyisi için.Okuldan atılan serseriler için değil.’’

‘’Hepsi politika,’’ alay etti Breakspear. ‘’  Londra Enstitüsü’nün başkanının oğlu,Konsül’ün oğlu- ne kadar utanç verici olurlarsa olsunlar fark etmez,ipleri çekerler ve istediklerini alırlar.’’

‘’İddiasına varım ki işe bile yaramayacak,’’ dedi Pounceby. ‘’ Meleğin onları parabatai olarak kabul etmesi mümkün değil.Fairchild’ın ona mühür çizmeye çalışırken Herondale’in gölgeye dönüştüğünü düşünebiliyor musun?’’

‘’Meleğin tarafında olduğundan o kadar emin olma,’’ dedi Matthew kibarca. ‘’Okulda neler yaptığını biliyorum.’’

İki çocuk da arkalarını döndü.Matthew onlara en büyüleyici gülümsemesini attı.

‘’ Arkanızda durduğumu fark etmediniz mi?’’ diye sordu. ‘’Sizin için ne garip bir durum.’’

‘’ Oldukça,’’ diye katıldı James kısık sesiyle ve Matthew ürktü.James’in yakınında olduğunu bile fark etmemişti,ama buradaydı : dağınık saçlarıyla,kolunun altına sıkıştırdığı kitabıyla,her zamankinden soluk yüzüyle.Her şeyi duymuş olmalıydı.

Matthew Jamesi’i dirseğinden yakaladı ve yalnız olabilmeleri için kafataslarının yanındaki köşeye çekti.James’in vücudunda dolaşan gerginliği hissedebiliyordu.James’i bıraktığında,ağzının kenarındaki gerginliği gördü ve çok üzgün olmasından korktu.

‘’Töreni iptal edebiliriz,’’ dedi James.

‘’Töreni iptal etmek istemiyorum!’’ dedi Matthew. ‘’ Sen- sen töreni iptal etmek istiyor musun?’’

James altın rengi gözlerini bir baykuş gibi kırptı. ‘’ Tabii ki de hayır.Ama bir gölgeye dönüşürsem…Sana nasıl yansıyacağını biliyorum.’’

‘’ Dönüşseydin bile umrumda olmazdı ama gölgeye dönüşmen için bir neden göremiyorum,’’ dedi Matthew kesin bir şekilde. ‘’Üzerine diğer işaretler yapılırken hiçbir zaman dönüşmedin.Seni hiçbir şekilde tehdit etmemeliyim.Tabii eğer fikrini değiştirmediysen ki bu durumda seni kovalamam,yumruklarımla dövmem gerekir.’’

James sırıttı,yüzü aydınlanmıştı ve Matthew ona gözleri parlayarak baktı.

‘’Eğer beni yumruklarınla döveceksen,nereye gidersem oraya gidecek olmandan emin değilim.’

‘’Çok yazık,’’ dedi Matthew. ‘’Nereye gidersen oraya gideceğim. Dene ve beni durdurmaya çalış.’’


#


İki farklı ateş halkasının içinde durdular,birleşmeye hazır bir şekilde.Kardeş Zachariah töreni Enclave ve James ve Matthew’in sevdiği herkesin gözü önünde yönetiyordu.

‘’Senden ayrılmamamı ya da sana geri dönmemi sağla.Nereye gidersen,’’diye yemin etti Matthew, ‘’Oraya gideceğim.’’

Sesleri dans eden alevlerin rengi gibi birbirine karışmıştı, ve Matthew Akademi’deyken James’le arkadaş olabilmek için ne kadar uğraştığını hatırladı.James’in babasına onu Londra’ya götürmesi için James ile parabatai olacaklarını,Matthew’in söylediği en büyük ve en cesurca yalanı,söyleyerek yalvarmıştı.Şimdi yalanı gerçek olmuştu.

‘’Nerede kalırsan,orada kalacağım.Senin insanların benim insanlarım olacak,ve senin Tanrı’n benim Tanrı’m.’’

James de Matthew de şahitleri olarak babalarını seçmişlerdi,ve önce Will adım attı.Oğluna baktı,ve Matthew’e de,şiddetli ve hassas bir bakışla.Henry onlara katılmak için tekerleklerini hareket ettirdi,kızıl saç ve gümüş sandalye ışığı yakalıyordu. James ve Matthew’e Matthew’in sahip olduğu için minnettar olduğu onları onaylayan bir şekilde baktı.

‘’Nerede ölürsen orada öleceğim,ve orada gömüleceğim.Melek bana bunu ve daha fazlasını yap,’’ dedi James Raziel’e en berrak sesiyle seslenerek. ‘’Başka bir şey değil ama sadece ölüm bizi ayırsın.’’

Matthew Melek’i düşündü. Her zaman Gölge Avcısı olmanın onuruna-ölümüne-ve-zaferine küçümseyici bakmıştı.Raziel’e inanması gerekiyordu ama asla bununla ilgili o kadar çok düşünmemişti.Hayatta kan ve ateşten daha fazla şey olduğuna inanıyordu.Güzellik vardı,sanat vardı,renkler vardı.Belki de Raziel kalbinin savaşmak için olmadığını biliyordu. Belki de Raziel onaylamıyordu.

Alevlerin içine adım attılar.

Alevler diğer törenlerde olduğundan daha mı fazla yanıyordu? Bir anlığına ateşin kalbi mavi yerine siyah mı yanmıştı? Benim hayal gücümdü,diye karar verdi Matthew. Atlatmışlardı,sonunda,ve James’in eli Matthew’in sol bileğinin içine rune çizerken Matthew’inkinde sabit bir şekilde kaldı.

James İşaretini omzunda istemişti çünkü Matthew’in savaşta her zaman arkasında olacağını bildiğini söylemişti.Matthew gözlerini devirmişti ama bir sevgi dalgası hissetmişti; James’in içtenliği onun en iyi özelliklerindendi,başını belaya sokmasına rağmen. Matthew James’in kürek kemiğine rune’u çizmeyi bitirdiğinde,tamamlandığında,rahat bir nefes verdi.Seyircilerin de derin bir nefes verdiğini duydu.Bitmişti,ve iyi geçmişti.

Tavana vuran alevler ve kafataslarının karanlık ve boş gözleri onları atalarının yerine izledi,ve birbirlerinden sonsuza kadar emindiler.İki ruh bağlandığında kimse onları ayıramazdı.

Breakspearlar ve Pouncebyler önemsizdi.Sadece James’in ve Matthew’in aileleri,arkadaşları önemliydi. Ateş çemberlerinden çıktıklarında onları kucaklayan Will oldu.Lucie kutlamak için yanlarına geldi,bukleleri asi bir şekilde kurdelesinden kaçmıştı ve gözleri kocamandı .Matthew onun bu kadar güzel görünmesinden dolayı bakışlarını kaçırmak zorunda kaldı ; bu neredeyse onun için imkansızdı.Şimdi Tessa James’e sarılıyordu ve Matthew’in annesi de babasının sandalyenin kolunda duran eline dokunuyordu.


Senin insanların benim insanlarım olacak,diye düşündü Matthew ve Herondaleleri kendi ailesiymiş gibi seveceğine söz verdi.Başlığın altında Kardeş Zachariah’ın mühürle kapanmış olan dudaklarında bir gülümseme gördü,ve Matthew de ona gülümsedi. Matthew aniden Jem’i de seveceğinden emin oldu,James’in seveceği her şeyi seveceğinden. Diğer insanlar bu dünyada kararsız ve yalnız yürüyebilirlerdi ama Matthew değil : şimdi o nereye giderse,ne zaman seslenirse,her zaman bir cevap olacaktı.O hiçbir zaman yalnız yürümeyecekti.

Yorumlar

  1. kitap ne zaman çıkıyor peki bi bilginiz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, kitabın çıkış tarihini net bilmiyorum ancak yayınevinin sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlardan gördüğüm kadarıyla yakın bir zamanda raflardaki yerini alacağını düşünüyorum :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar