Chain of Gold / Altın Zincir - Cassandra Clare | Kitap Yorumu





Herkese yeniden merhaba !

Bu yazıyı yazmak için o kadar uzun süredir bekliyordum ki sonunda bu satırları yazabildiğim için aşırı heyecanlıyım. Eğer Instagram’dan beni takip ediyorsanız hangi kitaptan bahsettiğimi biliyorsunuzdur. Bu yazıda sizlerle benim gelmiş geçmiş en sevdiğim yazarlar listesinin en üstlerinden kendisine yer edinmiş olan Cassandra Clare’in 3 Mart'ta çıkan yeni kitabı Chain of Gold’dan bahsedeceğim. Hazırsanız hemen başlayalım.

Öncelikle daha önce Cassandra Clare kitaplarını okumadıysanız bu yazı sizin için bol miktarda spoiler içeriyor demektir.

Chain of Gold ile 1900’lerdeki Londra’ya geri dönüyoruz.Bu da demek oluyor ki Herondale ve Carstairs aileleri ile yeniden kavuşuyoruz! Cehennem Makineleri serisinin sonundan yaklaşık 17 yıl ilerisini okumaya başlıyoruz.(Kitabın 2000’li yıllara gelmeden önceki bölümünden bahsediyorum.) Hatırlamayanlar için kısa bir özet geçecek olursak ; Jem’i Sessiz Kardeş olarak, Will ve Tessa’yı da nişanlı olarak bırakmıştık. Chain of Gold’da Will artık Londra Enstitüsü’nü yönetiyor, Tessa ve çocukları James ve Lucie ile birlikte Londra’da yaşıyor. Kitapta Will ve Tessa’yı çok ayrıntılı olmasa da sık sık görüyorsunuz zaten. Ama şunu eklemeden geçemeyeceğim her seferinde Jem’e olanlar aklıma geldiği için içim buruk okudum bu kısımları.

                                        Tessa & Will Herondale

Herondale ailesinin yanısıra bir de Carstairs ailesi var. Alastair ve Cordelia Carstairs,babalarının Idris’te yargılanmasından dolayı itibarlarını kurtarmak ve babalarının masum olduğunu ispatlamak üzere anneleri ile birlikte Londra’ya geliyorlar. Herondale ailesiyle zaten oldukça yakınlar. Hatta Cordelia ve Lucie parabatai olmak için hazırlanıyorlar.

 Lucie Herondale & Cordelia Carstairs

Kitap boyunca Clare’in bütün serilerinde yer alan ailelerden birçok karakterle karşılaşıyorsunuz.Örneğin James’in parabataisi Matthew Fairchild. Daha önce blogda bu karakterlerin parabatai törenlerine ait bir bölümü çevirmiştim.Merak ederseniz buradan çeviriye ulaşabilirsiniz.Matthew kitapta en ilgimi çeken karakterlerden biriydi. Ne hissettiğiyle ilgili kadar fazla ters köşe var ki kitapta! Duygularından emin olmanız ancak kitabın sonunda mümkün oluyor.

Blackthorn,Lightwood ve daha nice aileyle kitapta bol bol karşılaşıyorsunuz. Zaten yazar öyle bir ayarlamış ki artık tüm aileler birbirleriyle bir şekilde akraba haline gelmiş.Bazen kimin kim olduğunu bile karıştırabiliyorsunuz. 

Jem’e gelecek olursak kendisi benim Cassandra Clare karakterleri arasında her zaman en sevdiğimdi. Bu kitapta da yine hiçbir şey değişmedi.Jem muhtemelen bu kitaplar arasında en çok acı çeken karakterdi. Herkes mutluluğu bir şekilde yakalamışken Jem gibi bir karakterin buna by kadar zor ulaşmış olması yazarın acımasızlığının bir göstergesi sadece. Jem’i bu kitapta bol bol göreceğiz özellikle James ve Cordelia ile birçok sahnede anahtar rol oynuyor diyebilirim. Ama şunu belirtmeliyim ki ben Will ve Jem’in daha sık konuşmalarını bekliyordum. Yazar bir şekilde sanki Jem, Will’den kaçıyormuş gibi bir hava yaratmış. Belki de Jem’in acısının hala taze olduğunu göstermek istedi.



Kitapta efsanevi kılıç Cortana o kadar güzel anlatılmıştı ki! Kılıcın neden Cordelia’da olduğunu ve neden bu kadar önemli olduğunu bol bol okuyacaksınız ama ben eminim ki ilerleyen kitaplarda Cortana ile ilgili daha birçok gizem açığa çıkacak.

Şimdi kitabın konusuna gelecek olursak ; Mekanik Savaş’tan beri Londra oldukça sakin ve güvenli bir durumda. İblis saldırıları ya da Gölge Avcılarını tehdit eden hiçbir olay yok.Ancak bir gün hiç beklenmedik bir şey yaşanıyor ve gün ışığında iblisler Gölge Avcılarına saldırıyor. Bu beklenmedik hamleyle Clave ne yapacağını bilmez halde ne ile karşı karşıya olduğunu çözmeye çalışıyor.
Tabii ki bu olayları çözmek için genç Gölge Avcıları’mız da işe koyuluyor. Ancak bu zannettikleri kadar kolay olmuyor. Aşağı Dünyalılar’la soruşturmaya başlayıp kendilerini bir anda kim olduklarını sorgular buluyorlar. Tessa’nın bir büyücü olması nedeniyle özellikle James atalarının kim olduklarıyla ilgili büyük bir gizemin içine düşüyor. Ve bu macerada ona eşlik eden en önemli karakter efsanevi Cortana’sı ile Cordelia oluyor.

                               James Herondale & Cordelia Carstairs

Kitapta birçok hayaletle karşılaşıyoruz. Herondale’ların hayaletleri görebildiğini de bu kitapla öğreniyoruz. Bundan dolayı özellikle Lucie etkileniyor. Neden olduğunu söylemeyeceğim,sürpriz bozulmasın.

Spoiler verme ihtimalim olmasa daha çok şey yazarım ama kitabı sizler için mahvetmek istemiyorum. 

Bildiğiniz gibi Chain of Gold ; The Last Hours adlı serinin ilk kitabı. Bu yüzden temposu diğer kitaplara göre bir tık düşük. Özellikle Clare’den en son okuduğunuz kitap Hava ve Karanlığın Kraliçesi ise bu düşük tempoyu bir müddet yadırgayacaksınız ama kitap ilerledikçe tempoya ayak uydurmaya başlayacaksınız. Bir de küçük bir uyarım olacak; o da kalp kırıklığına kendinizi hazırlayın. Jem, Will ve Tessa üçlüsünde olduğu kadar can yakıcı olmasa da bu kitapta da bolca kalp kırıklığı okuyacaksınız.

Cassandra Clare kitaplarını başka kitaplarla kıyaslamam mümkün değil. Tek yapabileceğim yazarın kitaplarını kendi aralarında kıyaslamak olabilir. Ancak her halükarda yazarın her kitabı benim için 5/5’tir. Chain of Gold’da da geleneği sürdürüyor ve kitaba 5 üzerinden 5 veriyorum. 

Oldukça uzun bir yorum oldu! Artık serinin ikinci kitabı Chain of Iron’a kadar bu kadar uzun bir yorum daha yapmam sanırım. 
Clare kitapları ülkemizde Artemis Yayınları tarafından çıkarılıyor ancak ne zaman çevrilip satışa sunulur bilemiyorum. Çıkışını beklerken sizler için yine kitaptan alıntılar çevirdim. Yazının sonunda onları da okuyabilirsiniz,umarım hoşunuza gider.

Evet,yorumun sonuna geldik ! Kitaplarla ilgili yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın lütfen.

Kendinize iyi bakın !

-GGizay


                                            Cordelia Carstairs
  • Alıntıları okumak için devam edin.

————————————————————————————

Yanında iki kişi duruyordu.Biri Lucie’nin annesi;gölgeavcıları arasında oldukça ünlü olan ve Londra Enstitüsü’nü yöneten Will Herondale’ın eşi büyücü Tessa Herondale’dı.Kızından sadece birkaç yaş büyük görünüyordu.Tessa ölümsüzdü ; bir büyücü ve şekil degiştirici, ve yaşlanmayan biriydi.

————————————————————————————

Lucie’nin amcası Jem Nefilimler arasında Kardeş Zachriah olarak bilinen James Carstairs’tı. Sessiz kardeşler Nefilimlerin doktorları ve arşivcileriydi : sessiz,uzun ömürlü ve güçlüydüler, dünya üzerinde binlerce girişi olan yeraltında bulunan bir mozale olan Sessiz Şehir’de yaşıyorlardı. 
Cordelia’ya göre tuhaf olan Sessiz Kardeşler ile mevkidaş olan,adamastan silah ve stele yapan Demir Kızkardeşlerin aksine onlar ne olmak istediklerine kendileri karar vermişlerdi : Jem bir zamanlar sıradan bir gölgeavcısıydı ; Lucie’nin babası Will’in parabataisi. Sessiz Kardeş olduğunda, güçlü runlar onu susturmuş ve yaralamış,ve gözlerini sonsuza kadar kapatmıştı. Sessiz Kardeşler fiziksel olarak yaşlanmıyorlardı ama hiçbiri evlenmiyor,hiçbirinin çocukları ya da evleri olmuyordu. Korkunç derecede yalnız bir hayat gibi görünüyordu. Cordelia Brother Zachariah’ı -Jem’i- önemli durumlarda görmüştü ama onu asla James ve Lucie’nin gibi tanıdığını düşünmemişti. Babası Sessiz Kardeşlerin varlığından rahatsız oluyordu ve hayatı boyunca Jem’in ailesini ziyaret etmesini önlemeye çalışmıştı.
Eğer Elias farklı düşünmüş olsaydı,Jem şu an bir müttefik olabilirdi. Ama öyle olmadığı için Cordelia ona nasıl yaklaşması gerektiğini bilmiyordu.

————————————————————————————

“Ah,meşhur Cortana.” Anna’nın gözleri parladı. “ Hiçbir rune taşımadığı halde şeytanları öldürebildiğini söylerler.Bu doğru mu?” Cordelia gururla onayladı. “ Babam büyük iblis Yanluo’yu bununla öldürdü. Cortana’nın her şeyi kesebileceğini söylerler.”

————————————————————————————


Will ona daha yakından bakabilmek için kafasını eğdi. “ Ya da dilersen hiçbir şey ayarlamayız. Hiçbir şey ayarlamaktan en çok hoşlandığım şeydir. Çok az efor gerektirir.”

————————————————————————————


“Şapkanı kaybetmişsin,Alastair,” dedi Lucie. “Kız kardeşimi kaybettim!” dedi Alastair. “Ne demek istiyorsun? Cordelia’ya bir şey mi oldu?” “Bilmiyorum,kahrolası hiçbir şey bilmiyorum” dedi Alastair. “ Anna Lightwood ile çay içmesine izin verdim ve şimdi kararlaştırdığımız saatte onu almaya geldiğimde her ikisini de gitmiş buluyorum. Onu asla onunla yalnız bırakmamalıydım- “
“Anna ile ilgili ne dediğine dikkat et,” dedi Cristopher.










Yorumlar

Popüler Yayınlar