Chain of Iron - Cassandra Clare (The Last Hours #2) | Kitap Yorum






Herkese merhaba!


Bugün her yıl olduğu gibi Cassandra Clare’ın en son çıkan kitabı hakkında konuşmaya geldim. Daha önce de bahsettiğim gibi Cassandra Clare’in dünyasını çok seviyorum ve her kitabını büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum. Geçen yıl The Last Hours serisinin ilk kitabı Chain of Gold’u okumuş, diğer kitapları kadar olmasa da beğenmiştim. Giriş kitabı olduğunu bildiğimden diğer kitaplarda yazarın beklentilerimi fazlasıyla karşılayacağını biliyordum ki serinin ikinci kitabı olan Chain of Iron’da yazar beni hayal kırıklığına uğratmadı ve yine harika bir macera ile karşımıza çıktı. Tabii ki sizler için de bu maceranın en güzel kısımlarını çevirdim. Her zaman olduğu gibi yazının sonunda çevirileri okuyabilirsiniz. Şimdi hazırsanız, Chain of Iron yorumuma başlıyorum!


Eğer Chain of Gold’u okumadıysanız yorumun devamı sizin için spoiler içerebilir. Eğer önce Chain of Gold ile ilgili yorumumu okumak isterseniz burdan ulaşabilirsiniz. 



Kitap, Cordelia ve James’in evlilik hazırlıkları ile başlıyor. Herkes bunun gerçek bir evlilik olacağını düşünse de James, Cordelia ve Mery Thieves’in diğer üyeleri bunun James’i kurtarmak için düzenlenen bir oyun olduğunu biliyor. Düğünden önce, ilk kitapta okuduğumuz Cordelia’nın babası Elias ortaya çıkıyor ve Carstairs evinde huzursuz bir süreç başlıyor.


Herondale ailesinin evinde ise Lucie, Jesse Blackthorn’u geri getirmek için Grace ile iş birliği yapmış durumda. Grace ile olan tuhaf planlarından Cordelia’ya bile bahsetmiyor. Olabilecek her yerde Jesse’yi geri getirmek için yardım arıyorlar ve aradıkları yardım en sonunda Malcolm Fade’den geliyor. Eğer Karanlık Sanatlar Serisi’nin ilk kitabı olan Geceyarısı Leydisi’ni okuysanız Malcolm Fade’in kim olduğunu biliyorsunuzdur. Ve Jesse’yi geri getirmenin karşılığında ne istediğini de: Demir Kızkardeşler’e katıldığını bildiği sevgisilisi Annabel ‘den gelecek bir tek söz.


Karakterlerimiz hayatlarına devam ederken Londra’da gizemli bir şekilde Gölge Avcıları öldürülmeye başlıyor ve anlamlandıramadığı bir  şekilde James bu ölümleri görebiliyor. Sayıları gittikçe artan ölülerde dikkat çeken bir detay var: Hepsinin birer Rune’u eksik.






Burdan yola çıkarak olayı çözmeye çalışan karakterlerimiz yine ilk kitaptan aşina olduğumuz kötü karakterimizle karşılaşıyor: Belias.

Kitabın özellikle son kısmında Belias’ın Cortana ile ilgili yaralanması hakkında epey bir şey okuyoruz. Bana kalırsa, The Last Hours serisi zaten temelde Cortana üzerine kurulu bir seri. O yüzden her kitapta Cortana ile ilgili yeni bilgiler öğreniyoruz. Bununla ilgili olanlar bölümler gerçekten çok güzel tasarlanmıştı.


Grace’e olan bağlılığını sorgulamaya başlayan James, nihayet Cordelia’ya karşı olan hislerinin farkına varıyor. Zaten bir noktada artık anlamasaydı sinir krizi geçirecektim. Yine de iki karakter arasında bu kadar yanlış anlaşılmalı bir ilişki yazmaya ne gerek vardı?





Eğer herhangi bir Cassandra Clare kitabı okuduysanız yazarın iki parabataiyi aynı anda mutlu yazamama gibi bir huyu olduğunu da bilirsiniz. Yazar yine çizgisini bozmadan James’in huzurlu olduğu günlerini yazarken, Matthew’i tüm kitap boyu yerlerde sürükledi. İlk kitapta Matthew için birden fazla kişiyi seçenek olarak gösteren yazar, Chain of Gold’un sonunda Matthew’in hislerinin kime karşı olduğunu açıkça belirtmişti. Chain of Iron’da böyle bir şeyi hiç yazmamış gibi davransa da son bölümlerde hiç beklemediğim bir konuşmayı kitaba eklemiş.


Olay sayısı bu kadar fazla olan bir kitabı özetlemek inanın hiç kolay değil ama sanırım bu kadarı kitabın konusu genel hatlarıyla anlatmak için.


Chain of Iron, Chain of Gold’dan kesinlikle daha iyiydi. Chain of Gold, yazarın diğer başlangıç kitaplarından çok daha karışıktı. Karakter sayısı maksimuma ulaşmış ve neredeyse her karakter arasında bir karşılıksız aşk ilişkisi vardı. Chain of Gold tanıdık yüzlerle dolu bir kitap olduğu için yeni yüzler benim için bir miktar geri planda kalmıştı. Neyse ki bu durum Chain of Iron’ın daha ilk sayfasında değişmeye başladı ve bu yeni jenerasyon Gölge Avcıları’na alışabildim.


Chain of Gold ile ilgili en büyük eleştirilerden biri de Cehennem Makineleri’ne benziyor olmasıydı. Bu açıkçası benim de bir miktar katıldığım bir eleştiri. Yukarıda da belirttiğim gibi eski karakterlerin bu kitabın içinde yer alması başlı başına bir etkenken, James-Cordelia-Matthew ilişkisinin Will-Tessa-Jem ilişkisi ile olan benzerliği ilk defa Cassandra Clare kendini tekrar mı ediyor dedirtmişti.

Chain of Iron’da benzerlikler yine gözünüze çarpsa da ilk kitaptaki kadar rahatsız etmiyor. Olayların akışına kaptırınca bu detayı göz ardı etmek çok da zor olmuyor.





Chain of Iron, 2 Mart’ta -yani bugün- yayınlandı. Türkiye’de ne zaman raflardaki yerini alır bilemiyorum ama tecrübelerime dayanarak yakın bir zamanda olmayacağını söyleyebilirim. Eğer siz de benim gibi beklemek yerine orijinal dilinde okumak isterseniz bir şans verebilirsiniz. Ancak sizi şu konuda uyarmalıyım ki kitabın dili hiç de kolay değil. Cassandra Clare’in yazı dili normalden daha karışık ve zor bir dil, üstüne bir de 1900’lerde yaşayan karakterlerin dili eklenince dil seviyesi bir üst düzeye çıkıyor. 


Kitabı 5/5 olarak değerlendirdim. Konu Cassandra Clare kitaplarına gelince başka bir puan vermem düşünelemezdi zaten. Her ne kadar kitabın eleştirdiğim yönleri olsa da benzeri kitaplardan her zaman çok daha üst seviyede yer alan kitaplar bunlar. O yüzden eğer hala bu büyüleyici dünyayla tanışmadıysanız hemen bir seriye başlayın. 


The Last Hours serisinin son kitabı Chain of Thorns'un Mart 2022’de yayınlanması bekleniyor. Çıktığı gün blogda yorumunu görmeniz zaten oldukça muhtemel.


Bir yorumun daha sonuna geldik. Yazının devamında çevirilere ulaşabilirsiniz. Yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın.

Kendinize iyi bakın!



- GGizay




——————————————————————————————————



‘’Daisy,’’ dedi. ‘’Bizler Melek değil, Nefilimiz. İhtiyaç duyulduğumuzu bilmediğimiz yerlerde olmamızı bekleyemezsin. Her şeyi bilmiyoruz.’’

‘’Mesela ben,’’ dedi Matthew, ‘’çok az şey bilirim.’’

‘’Ve rüyalarımda neden ölüleri gördüğümü bilmiyorum.’’ James bardağını masaya bıraktı. ‘’ Tüm bunlarla bağlantılı olmamın bir nedeni var. Sizin de dahil olmak istemeyeceğinizi anlayabileceğim bir neden. ’’

‘’Grubumuzun ana fikrinin dahil olmak istediğimiz olduğuna inanıyorum,’’ dedi Matthew. ‘’Birbirimiz söz konusu olduğunda.’’



———————————————————————————————————




‘’ Matthew? ‘’


Yere garip bir şekilde indi. Dirseklerini ovalayarak yavaşça küfretti. ‘’ Bu, Alastair’ın hayatında yaptığı en doğru şeydi. Ve düşün ben bunu görmek için burdaydım. Yani, teknik olarak gözetlemek için burdaydım.’’

‘’Git ve pencereyi kapat, ‘’ dedi Cordelia, ‘’yoksa demliği kafana fırlatacağım. Burda ne arıyorsun? ‘’

‘’ Ziyaret ediyorum,’’ dedi, üstünü silkeleyip pencereyi kapatmaya yöneldi.         ‘’ Başka ne gibi duruyor? ‘’

‘’Çoğu insan ön kapıyı kullanır,’’ dedi Cordelia. ‘’Alastair ile ilgili ne demek istedin?’’

‘’Cortana. Alastair’in senin saçma fikrini reddetmesinden bahsediyorum. Bu arada ona katılıyorum; kılıç seçiminden vazgeçemez, böyle yapmak için hiçbir nedeni yok. Muhtemelen kırılmıştır.’’

‘’Efsanavi bir kılıçtan bahsediyoruz. Kırılmış olamaz.’’ Cordelia üstünü örtmeye çalıştı. Matthew’in karşısında geceliğiyle olması oldukça tuhaftı. ‘’Gerçekten dışarıda bizi mi dinliyordun?’’

‘’Evet, ve belki kardeşini göndermekte biraz daha hızlı olabilirdin. Dışarıda donuyordum.’’


——————————————————————————————


‘’Hayır,’’ dedi Matthew güçlükle. ‘’Tanrım,hayır. James’i severim ama mesele gönül işleri olunca bir yarasa kadar kördür.’’

Cordelia battaniyeyi iki eliyle kavradı. ‘’Ne zamandır? Ne zamandır biliyorsun ve nasıl- nasıl anladın ?’’

‘’Ona bakışından,’’ dedi Matthew basitçe. ‘’Bu evliliğin olmasını istemediğini, bunu planlamadığını biliyorum. Gerçekten de sana özel türden bir işkence olmalı. Ve bunun için üzgünüm. Mutlu olmayı hak ediyorsun.’’

Cordelia şaşkın bir şekilde ona baktı. Matthew’ün hiç bu kadar anlayışlı olabileceğini düşünmediğini fark etti. Onun bir şeyleri ciddiye alabileceğini hiç düşünmemişti.

‘’ Hissettiklerini saklamak nasıl bir şey bilirim,’’ dedi. ‘’ Acı çekmenin ve nedenini açıklayamamanın nasıl olduğunu da. Bu akşam neden James ile olmadığını da biliyorum. Çünkü acı çekerken her şeye açığızdır ve her şeye açık olduğumuzda gerçek hislerimizi saklayamayız. Ve sen de onun onu sevdiğini bilmesine dayanamazsın.’’

‘’Tüm bunları nasıl öğrendin,’’ diye ısrarla sordu Cordelia. ‘’Ne zaman bu kadar bilge biri oldun? ‘’

‘’ Karşılıksız aşkın ne demek olduğunu geçmişte bizzat tecrübe ettim.’’

‘’ Bu kadar üzgün olmanın nedeni bu mu?,’’ diye sordu Cordelia.

Matthew sessizdi. ‘’Bilmiyordum,’’ dedi bir süre sonra. ‘’Sana üzgün göründüğümü.’’


———————————————————————————————————



‘’Ben de istiyorum,’’ dedi sesindeki derin acıyla. ‘’ Gerçekten tüm bunları tekrar yaşamak istemediğimi mi sanıyorsun? Nehrin kenarında gün ışığında seninle el ele yürümeyi? Ve benim de umutlarım var. Ama dün akşam denediğimiz şeyden sonra, Luce- kendini tehlikeye atmaya devam edemezsin. Bu sanki bir çay partisindeymişsin gibi tehlikeli insanlarla buluşmayı da içeriyor. ‘’


———————————————————————————————————



‘’Ve biri de James ile birlikte kalmalı. Uyumasına izin verecek ama aynı zamanda bir şeyler olurken de onu izleyecek biri, ‘’ dedi Matthew. ‘’Ben kalırım.’’

‘’ Cordelia’nın kalması daha iyi olur.’’ Dedi James sessizce.

Matthew incinmiş görünüyordu. ‘’Neden?’’

‘’ Çünkü Cortana bende,’’ dedi Cordelia. ‘’Belial’i daha önce Cortana ile yaraladım, eğer gerekirse, sanırım… ‘’ İlk defa şüpheli görünüyordu. ‘’Bunu tekrar yapabilirim.’’

‘’Kesinlikle,’’ dedi James. ‘’Gerekirse beni ikiye bölebilir.’’

‘’ Katiyen olmaz!’’ diye haykırdı Lucie, ayağa fırlayarak. ‘’Kimse kimseyi ikiye bölmeyecek!’’

‘’Belial hariç,’’ diye hatırlattı Christopher. ‘’Eğer ortaya çıkarsa- kendi formunda, yani, James’in bedeninin dışındayken.’’

‘’ O zaman beni sadece yarala, ‘’ dedi James Cordelia’ya. ‘’ Eğer gerekli olursa bacağımdan bıçaklayabilirsin. Mümkünse sol bacağım- sağ bacağıma düşkünümdür.


—————————————————————————————————-


Yorumlar

Popüler Yayınlar